Altan SancarYazarlar

Okyanus Kıyısından Mektuplar 1: BİR LİVERPOOL KARTPOSTALI

Güzel adetlerdendi, canlar, yeni yıl kartpostalları. Ön tarafta güzel bir resim olur –ki genelde kar manzaralı bir şehir silüetidir-, arkasına da içten gelen üç-beş kelimeyle iyi dilekler yazılırdı. Hani siz gençler, şimdilerde, 140 karakterle derdinizi anlatıyorsunuz ya, onun gibi bir şey.

Şu bana ayrılan üç-beş satırlık yere, kelimelerle bir kartpostal resmi yapmaya çalışacağım ey azizler; sizler için Liverpool’a ait bir yılbaşı kartpostal denemesi.

Evet, fakir uzunca bir süredir Avustralya’nın Liverpool şehrinde yaşamakta. Burası şirin bir tatil kasabası değil. Yılbaşını kar ile karşılayan, sokaklarında çocukların kızak kaydığı bir yer hiç değil. Denize 45 dakika uzaklıkta, yılbaşını da genelde artı 35 derece sıcaklıkla karşılayan; tarihi ve kültürüyle herhangi bir önemi haiz olmayan, lalettayin bir şehir. Çoğunluğu göçmenlerden oluşan nüfusuyla, ülkedeki benzeri diğer şehirler gibi, oldukça sıradan bir yer. Yani ki, kızımın geçen doğum günümde hediye ettiği akıllı telefonla fotoğrafını çekip göndereceğim bir yer değil. Onun için sizlere, evimin balkonundan gözlemlediğim bazı insan manzaralarını aktarmak istedim bir kartpostal niyetine.

Bakın, tam karşımda oturan Lübnanlı kadıncağız iki haftadır ağlıyor patronunun kendisine ettiği hakaret yüzünden. Güçlü kadındır normalde. Yeri gelmişken söyleyeyim, buradaki Arap kadınlar çok dişlidir; kök söktürürler erkeklere. Neylersin ki, kalın ve kristal bir bardak, bazen öyle bir açıyla yere düşüyor ki, tam anlamıyla, tuzla buz oluyor.

Çarprazımda oturan Sırp kadın, tam da öyküsü yazılacak birisi. Cefakar kadın, önce yaşama coşkusunu, sonra da görme yetisini yitiren Boşnak kocasının hayata tutunduğu pamuk ipliği kopmasın diye çırpınıp duruyor. Sabah saat 4’te evden çıkıyor engelli birinin bakımı için; öğleden sonra da otobüs kullanıyor, bir şirketin servis şoförü olarak. Üstüne, yetiştirdiği iki evlat da cabası. Gel gör ki, geçenlerde dert yandığını duydum bir komşusuna; “artık gücüm kalmadı” diyordu.

Sokağın sonunda oturan İrlandalı kızcağız… Ah ben onun hayatını bir belgesel olarak çeksem de size izletsem! Bu hanım kızım, kendine münasip bir bey bulamamış. Aslında birini bulmuş da; olmamış, yürümemiş işte. O da kendine hayvan dostlarından bir dünya kurmuş; işte kediydi, köpekti. Uzun yıllar bakımını yaptığı yaşlı köpeği şimdilerde hasta. Bak, sakın şaşırmayın, kanserli. Evet, hayvancağız kanserli ve çok acı çekiyor. Ah, benim melek kalplim! Her üç haftada bir sadık dostunu veterinere götürüp yamasını yeniletiyor. Yama dediğim, morfin türevi bir ağrı kesici. Beş dakikada bir, vücuda belli dozda ağrı kesici yolluyor. Çoğumuz, böyle bir masrafa girmektense, o dört ayaklı dostumuzu tek bir iğneyle sonsuzluk uykusuna yatırmayı tercih ederiz sanırım. Ama Jane yaşatmayı seçiyor, haberlerde izlediğimiz o canavar katillerin aksine. Ve bir görseniz, gözlerinin içi nasıl da gülüyor! Kulağıma geldi geçenlerde, onun da bir komşusuna, “başka türlü olmaz mıydı acaba?” diye ince ince içlendiği.

Son fotoğraf bizimkilerden birine ait olsun. Sol çarprazımdaki evde oturan Türk delikanlı. Delikanlı dediysem, saçlarına kırlar düşeli epey oldu aslında. İyi bir işi ve eşi var bu oğlanın. Saygı da görüyor etrafından. Şiire hevesli. Gelir yanıma, dertleşiriz ara sıra. Hep bir tamamlanmamışlık duygusunda. Hep bir yerini yadırgayan çiçek tavırları. Bedeni buralara yerleşti; ama, aklı fikri görmediği diyarlar, tanışmadığı insanlarda.  Aşağıda alıntıladığım mısralar ona ait:

Ben, affınıza mahcuben,

Epeydir kumar oynuyorum

Hayatıma mahsuben

Bir kurşun dökmez mi biriniz

Bana bunları ettiren o sivilceli ergen

Çıkıp gitse içimden

Evet, bir tarafıyla ergen; diğer tarafıyla sevdiklerinin çoğu öbür aleme göçmüş bir ihtiyar. Modern bir parfümeri yerine, Arap çarşılarındaki ağır kokulu ıtriyat dükkanlarını tercih eden bir ruh haliyle yazıyor.

Kartpostal dediğin, biraz özlü olur. Bu ihtiyar ölçüyü kaçırdı biraz, affedin ey okurlar.

Evet, bizim buralar, ortada bir mall (çarşı) ve civarında evlerden; o evlerin, etrafa güçlü görünüp de içlerinde dertli birer kemanın çaldığı sakinlerinden oluşur.

Liverpool’dan hepinizin yeni yılını kutlarım.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu